HEP-SEN olarak, Sözleşmeli Personelin Yarı Zamanlı Çalışma Hakkı İçin Danıştay'a Başvurduk

HEP-SEN olarak, Sözleşmeli Personelin Yarı Zamanlı Çalışma Hakkı İçin Danıştay'a Başvurduk

Yarı Zamanlı Çalışma Hakkı Herkese Tanınmalı: Sözleşmeli Personele Yapılan Ayrımcılığa Karşı Danıştay’da Hukuki Süreci Başlattık

Kamu personelinin çalışma haklarına yönelik ayrımcı düzenlemelere karşı bir hukuk mücadelesi daha başlattık. 18 Temmuz 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan "Devlet Memurlarının Yarı Zamanlı Çalışma Hakkının Kullanılmasına İlişkin Yönetmelik"te yalnızca 657 sayılı Kanun’un 4/A statüsünde çalışan kadrolu memurlara yarı zamanlı çalışma hakkı tanınmakta; sözleşmeli (4/B) çalışanlar ise kapsam dışında bırakılmaktadır.

Bu durum, kamu hizmetinde aynı işi yapan memurlar arasında açık bir statü ayrımı doğurmakta, Anayasa’nın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesine, sosyal devlet anlayışına ve çocuğun üstün yararı ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. HEP-SEN olarak yürütmenin durdurulması ve söz konusu düzenlemenin iptali istemiyle Danıştay’a dava açtık.

Dava Konusu Maddeler:

Yönetmeliğin 2. maddesi, sadece 4/A’lı memurlara hak tanımakta, aynı görevi yürüten 4/B sözleşmeli personeli kapsam dışı bırakmaktadır.

Yönetmeliğin 9/4-c maddesi, yarı zamanlı çalışmayı tercih eden kadın memurlara süt izni verilmemesini düzenlemekte; bu da 657 sayılı Kanun’un 104. maddesiyle tanınmış bir hakkın yönetmelikle ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir.

Ebeveynlik Hakkı, Çocuk Hakları ve Sosyal Devlet İlkesi

Yarı zamanlı çalışmanın temel amacı; yeni doğan çocuğun sağlıklı gelişimini desteklemek ve ebeveynlerin çocuklarıyla daha fazla vakit geçirebilmesini sağlamaktır. Bu hakkın yalnızca belirli statüdeki kamu çalışanlarına tanınması, diğer çalışanları dışlayıcı bir uygulamaya yol açmaktadır.

Bu noktada unutulmamalıdır ki; 4/B statüsünde çalışan sözleşmeli personel de aynı kurumsal disiplin ve sorumlulukla görevini sürdürmekte, kamu hizmetinin devamlılığını sağlamaktadır. Ancak, bu personele yarı zamanlı çalışma hakkının tanınmaması hem kurumsal bağlılık duygusunu zedelemekte hem de çalışanlar arasında ciddi bir sosyal adaletsizliğe neden olmaktadır.

Öte yandan, süt izni hakkının yarı zamanlı çalışan anneler için kaldırılması hem kadın emeğine hem de çocuğun temel bakım ve beslenme hakkına aykırıdır. Bu düzenleme, yalnızca anneleri değil; çocukları da doğrudan mağdur etmektedir. Çünkü sağlıklı bir nesil ancak güçlü bir ebeveyn desteğiyle mümkündür.

Aynı işi yapan iki ebeveynden yalnızca birinin çocuk bakımına dair haklardan faydalanması kabul edilemez. Bu eşitsizlik yalnızca kişisel mağduriyet değil, kamu yönetiminde hakkaniyete olan güvenin zedelenmesi anlamına gelir.

Anayasa ve Uluslararası Hukuka Aykırılık

Danıştay’a sunduğumuz dava dilekçemizde; Anayasa’nın 10. ve 41. maddelerine, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na, ILO sözleşmelerine ve Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye açık aykırılıklar ayrıntılı biçimde ortaya konmuştur. Kanunla güvence altına alınmış hakların, alt düzey bir idari düzenlemeyle sınırlandırılması hukuka uygun değildir.

Bu nedenle, HEP-SEN olarak açtığımız bu dava yalnızca bir statü değişikliği değil; adalet, eşitlik ve çocukların geleceği için verilen temel bir mücadeledir.

Bu konuda güncel süreçler için hukuk birimimiz ile iletişime geçebilirsiniz. 

Hep-Sen Hukuk Birimi İletişim İçin Tıklayınız.