Sağlık çalışanlarının üçte birini hemşireler oluştursa da yönetim kadrolarında kendilerine yer verilmiyor. Bunun büyük bir sorun olduğunu aktaran Hep-Sen Başkanı Yunus Şimşek, 'Sağlıkta katılımcı bir yönetim reformuna ihtiyaç var. Sahadaki kişiler yönetime dâhil edilmeli. Sorunu ancak yaşayan bilir. Kaynağına gidilmeden lokal ve göstermelik tedavi yöntemleri ile sağlık çalışanlarının kronik sorunlarına yanlış reçeteler sunuluyor. Bu da sorunları çözümsüz hale getiriyor.' diyor.
Ülkemizde kamu sağlığı iş koluna bağlı bir milyonun üzerinde sağlık emekçisi bulunuyor. Bunların büyük bir kısmını ise hemşireler oluşturuyor. Pandemi döneminde sorumlulukları çoğalan hemşirelerin sorunları da artmaya devam ediyor. Seslerini duyurmak için sendikal bir sistemle harekete geçen sağlık çalışanları, bir yıl önce Hemşireler ve Tüm Sağlık Profesyonelleri Sendikası'nı (HEP-SEN), kurdu. 1992 yılından bu yana kurulmuş olan 40'a yakın sendika olmasına rağmen sorunlarının yeterince dile getirilmediği gerekçesiyle yola çıkan Hep-Sen, kurucularının tamamının hemşire olduğu ilk sendika. Sistem sendikacılığı ile sağlık kurum yöneticilerinin tarafsızlığını yitirdiğini ve sağlık emekçilerinin yeterince sesi olmadığını hatta taraflı sendika ataması yöneticileriyle birlikte sağlık emekçilerinin baskı altına alındığını belirten Hep-Sen Başkanı Yunus Şimşek, bu alanın yönetim kadrosunda katılımcı bir reforma ihtiyaç olduğunu söylüyor.
Hep-Sen nasıl bir ortamda kuruldu?
Sendika kurulmadan önce saha anketleri yapıldı ve böyle bir harekete ihtiyaç olduğu görüldü. Pandemi ile sağlık çalışanlarının sorunları katlandı. Zaten sağlıkçıların devam eden kronik sorunları var iken buna bir de akut sorunlar eklendi. OECD verilerine göre Türkiye, personel sayısı ve çalışma koşulları verilerine göre 37. sırada. Ama aşılama oranlarına bakıldığında en yüksek aşılamada 9. sıradayız. Dünya ortalamasının gerisinde çalışma şartları olmasına rağmen gurur verici bir başarı grafiği çiziyoruz. Hep-Sen'i kuranlar hem sahada çalışıyor hem de yüksek lisans doktora düzeyinde eğitimine devam edenler var. Diğer sendikalara bakıyorsunuz üyelerinin yüzde 60'ı hemşire ama üst kadrolarda hemşire yok. Biz bu hataya düşmüyoruz. Sendika içinde her meslek grubunun komisyonu olacak. Orada sorunları tespit edip ortaya çıkan sonuçları ve çözüm önerilerini bütün partilerin önüne koyacağız. Yurt dışı ile akademik ilişkimiz de devam ediyor. İngiltere, Hindistan gibi ülkelerle sağlıkta şiddet, sağlık çalışanlarının pratikleri gibi konularda iletişim halindeyiz.
Sizi diğer sendikalardan ayıran nedir?
Bizim sendika bir çeşit sistem sendikası aslında. Günümüz sendikaları genelde vaatler veren, klasik eylemlerle sorunları dile getiren bir yol izliyor. Ancak bu yöntemler artık işlemiyor. Burada hükümetin ve muhalif partilerin önüne hem sorunları hem de bunların çözümlerini ortaya koyacak sahada var olan bilimsel anlamda da bunları destekleyecek ekiplere ihtiyaç var. Bizi diğerlerinden ayıran özelliklerden biri bilimsel yöntemlerle ilerleyecek olmamız. Genç ve akademik bir ekibimiz var. Sadece zam yaparak hiçbir şeyi çözemezsiniz. Sorunun kaynağı sahada çalışanlarca ortaya konulmalı. Ayrıca sendikaların çoğu siyasallaşmış durumda. Bu bizim eleştirdiğimiz bir nokta. Bir ideolojiyi savunmuyoruz. Siyasetsiz söylemimiz kamuda kabul gördü. 50'nin üzerinde ilde temsilcilik açtık. Organizasyonel yapısı güçlü bir sendika olmayı hedefliyoruz.
Nedir hemşirelerin ve diğer sağlık çalışanlarının sorunları?
Ana sorun şu; yaklaşık 40 tane meslek grubu var sağlık alanında. Hemşirelik 1955 yılında lisansa açılmış bir alan. Kamuda 208 bin hemşire var. Özel ile beraber 350 bin kişi. Sağlık iş kolunun üçte birini hemşireler oluştururken bu kadar akademik bilgi, birikim varken sağlık politikalarında söz sahibi değiller. Hemşireler bakanlık düzeyinde bir daire başkanlığı makamı tarafından bile temsil edilmiyor. Mesela ebeler, 55 bin kişiler. Yine 1965'te açılan bir bölüm olan fizyoterapistlik. Dünya sağlık hizmetlerinde katılımcı bir yönetim anlayışını benimsiyor. Ama ülkemizde tek meslek bazlı bir yönetim anlayışı var. Hekimlerimiz elbette çok başarılı, fakat yönetimi sadece onların sorumluluğuna bırakmak yanlış bir davranış. Burada başta Bakanlık bünyesi olmak üzere bir yönetim reformu yapılmalı. Mesela başhekimlik sistemi var. En ufak bir sorunda başhekim sorumluluğu almak zorunda kalıyor. Bir yandan sağlık hizmetini sürdürüyor bir yandan da tüm organizasyonlardan sorumlu. Bu onun için de bir sorun.
Yönetim şeklinde bir reforma ihtiyaç olduğunu mu söylüyorsunuz?
Bizdeki klasik sağlık yönetimi, 1900'lı yılların modeli. Bu modelle hem bir mesleğin üzerine çok yük biniyor hem de diğer meslek grupları yok sayılıyor. Burada katılımcı bir yönetim anlayışı ile hem o meslek üzerindeki baskı azaltılır hem de yönetim daha başarılı olur. Sorunların temel kaynağının klasik sağlık yönetimi olduğunu düşünüyoruz. Tıp diliyle lokal pansumanlarla tedavi olmaz. Toplu iş sözleşmesi yapılıyor, sendikalar açıklamalarda bulunuyor. Ancak bu şekilde sağlık çalışanlarının sorunu çözülmeyecek. Sorunlar tam olarak tanımlanmıyor. Yanlış reçeteler yazılıyor. Çözüm ise belli; Sağlıkta yönetim reformu... Bugün çağdaş, modern yönetim şekilleri var. Biz bu mesleklere de güvenelim. Amacımız topluma daha güzel hizmet vermek.
Sendika olarak en çok hangi konuda bildirimler alıyorsunuz?
Ataması yapılmayan 670 bin sağlık profesyoneli var. Bu konuda sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Ancak istihdam modelinde de sıkıntı var. Eskiden tek kadro tipi vardı. 2010'dan sonra parçalara bölünmüş istihdam modelleri ortaya çıktı. Bu da çalışanlar arasında ayrıma neden oluyor. Tekrardan tek tip güvenceli bir kadro modeli gelmeli. Özlük haklarında da kayıplar var. Ücretler de kötü. Özel sektörde asgari ücret veriyorlar. Kamuda ise parçalanmış bir ödeme sistemi bulunuyor. Daha çok bütçe ayrılmalı. Pandemi döneminde ek ücretler verildi. Ancak bur kez de ücretlerin dağıtımında bir dengesizlik oldu. Yoğun bakımlarda temizlik işçisi, hemşire, doktor, öğretim üyesi çalıştı. Burada temizlik işçisi her gün orada covid tehlikesi ile çalışırken ek ücret almadı ama ayda bir gelen öğretim üyesine en yüksek kademeden ödeme yapıldı. Tabii ki meslek grupları arasında herkes aynı parayı alsın demiyoruz. Ama makas bu kadar açık olmamalı.
PSİKOLOJİK ŞİDDET DE GÖRÜYORUZ
Sağlıkta şiddet konusunda neler düşünüyorsunuz? Nedir bu şiddetin nedeni?
2017'de Sağlık Bakanlığı'nın yaptığı bir çalışma var. Üç yılda 431 sağlık çalışanı intihar ediyor. Sağlıkta şiddete ilişkin bir kanuni düzenleme yapıldı. Ancak yeterli olmadı. Pandemi ile daha da arttı. En son bir cerrah uğradığı saldırı sonrası parmaklarını kaybetti. Bu noktada toplumun tüm sivil toplum kuruluşu katılımı ve hasta yakınları dernekleriyle birlikte organizasyon yapıp bu soruna eğilmek lâzım. Bir de kimse sağlıkta şiddetin arkasında yatan nedeni konuşmuyor. Acil serviste bekleyen ve bazen gerçekten mağdur olan hasta yakınları olabiliyor. Bunun nedeni ne? Personel eksikliği... Ve insanlar şiddete başvuruyor. Çözüm, istihdam... Bu sorunların temel nedenlerine inmezsek çözemeyiz. Bu kadar az personel ile şiddet oluyor. 25 Covid hastasına bir hemşire baktığı zamanlar oldu. Bu konuda mailler aldık. Dünya ortalamasında bu sayı beş hastaya bir hemşire. 25 hastaya bir hemşire bakarsa burada şiddete ortam hazırlanmış oluyor. Çözüm ise OECD ortalamasına göre istihdam yapılmalı. Bir diğer önerimiz de en azından acil girişlerine X Ray cihazı konulabilir. İnsanlar silahla, baltayla hastaneye girmesin.
Şiddetle ilgili başka bir konu daha var. Asistan hekimler 48 saat nöbet tutuyor. Bu durumda kim olsa karşısındaki kişi ile iletişim sorunu yaşar ve performansı düşer. Özellikle yoğun bakımda uzun çalışma saatleri düşürülmeli.
Sağlık camiasına dışarıdan yönelen şiddetin yanı sıra yöneticilerden gelen yüzde 88 oranında psikolojik şiddet de var. Çalışanlar yöneticilerinden mobbing görüyor. Sağlıksız bir ortamda sağlık hizmeti vermeye çalışıyorsunuz. İntiharı düşünenlerin oranı yüzde 15. Sağlık kurumları içerisinde psikolojik destek birimleri kurulmalı. Sağlıkta yönetim reformu şart diyoruz ya temel nedeni bu.
NEDEN AŞI OLUNMASI GEREKTİĞİNİ ANLATACAĞIZ
Organizasyonel yapımız var dediniz... Bu anlamda neler yaptınız, neler yapmayı planlıyorsunuz?
Mesleki anlamda hak arayışında olmakla beraber toplumu eğitici ve farkındalık oluşturan bir yol da izleyeceğiz. Pandemi dönemi sağlık şehitleri anısına her birinin ismine fidan kampanyası yaptık. Bundan sonrada şehitlerimizin anısını yaşatacağız ve topluma mal etmek, yeni mezunlara bu kişilerin mücadelesini anlatmak ve aşılamak için organizasyonlar yapacağız. Halk sağlığı açısından etkinlikler olacak. Belediyeler ile birlikte sağlıkta şiddet konusunda farkındalık etkinlikleri ve organizasyonları yapacağız. Halk sağlığı alanında stantlar açacağız. Burada eğitimler verilecek, taramalar yapılacak. Ayrıca aşı ile ilgili de bir çalışmamız olacak. İnsanlara aşının içeriğini anlatmak lâzım. Neden aşı olmalıyız? sorusunu açıklayacağız. Sendika olarak bu konuda farklı illerde çalışma yapacağız. İl yöneticileri ile görüşüyoruz.