Kadınların Karar Verme Hakkı, Eşitsizlik ve Ticarileşmiş Sağlık Sistemi

Kadınların Karar Verme Hakkı, Eşitsizlik ve Ticarileşmiş Sağlık Sistemi

Sağlık Bakanlığı’nın “Doğal Olan Normal Doğum” kampanyasını; kadınların doğum tercihleri, sağlık sistemindeki ticarileşme ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği bağlamında süreci yakinen takip etmekteyiz. Kampanya, endikasyon dışı sezaryen oranlarını düşürmeyi hedeflemekte; ancak bu süreçte kadınların bedenleri üzerindeki karar hakkını sınırlandıran bir söylem üretilmekte ve kamu hizmetlerinin niteliği göz ardı edilmektedir.

 

Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre dünya genelinde doğumların %21’inden fazlası sezaryenle gerçekleşmektedir (1). Türkiye ise OECD ülkeleri arasında en yüksek sezaryen oranına sahiptir (2). 2022 yılında bu oran %60,5 olarak bildirilmiş, özel hastanelerde bu oran %70,6’ya kadar çıkmıştır (3, 4). Yüksek sezaryen oranlarının yalnızca tıbbi gereklilikle açıklanamayacağı; sistemin yapısı, özel sektörün finansal motivasyonları ve kadınların olumsuz deneyimlerinden kaynaklanan doğum korkusunun etkili olduğu görülmektedir (5, 6).

 

DSÖ, gereksiz sezaryenlerin anne-bebek sağlığını iyileştirmediğini ve istatistiksel hedefler yerine bireysel ihtiyaçların öncelenmesi gerektiğini vurgulamaktadır (2, 7). Ancak Türkiye’de kadınların %75’inin doğum sırasında obstetrik şiddete maruz kaldığı, %82,6’sının ise doğum korkusu yaşadığı bildirilmiştir (8, 9).

 

Sağlık Bakanlığı'nın “Normal Doğum Eylem Planı”, detayları açıklanmamış bir çerçevede sunulmuş, kampanya tanıtımında ise sezaryen doğum yapan kadınları “başarısız” olarak resmeden ve hekimleri olumsuz yansıtan unsurlar eleştiri konusu olmuştur. Kampanyanın erkek egemen alanlarda, kadın olmayan aktörler tarafından temsil edilmesi ise, kadınların doğum tercihleri üzerindeki toplumsal baskının bir yansıması olarak değerlendirilmiştir. Bu doğrultuda bizler de endikasyon içermeyen sezaryen doğumu, toplum sağlığı ve geleceği adına riskli olarak değerlendiriyor olsak da bu doğrultuda planlanan ilgili kampanyanın gerçeklikten uzak olduğunu ve kadının bedeni üzerindeki tercih hakkını baskı altına almaya çalışan yöntemlere dayandığını düşünüyoruz. Psikiyatri Hemşireleri Derneği’nin de belirttiği gibi,  normal doğum yoktur, tıbbi gereksinimlere uygun yöntem vardır ve bu yönteme, anne ve sağlık ekibi birlikte karar verir. Bu doğrultuda bizim önerilerimiz:

 

·        Kadının bireysel tercihine, mahremiyetine ve bilgilendirilmiş onamına dayalı doğum politikalarının oluşturulması,

·        Sağlık profesyonellerinin iletişim becerilerinin geliştirilmesi ve saygılı bakım anlayışının yaygınlaştırılması,

·        Kanıta dayalı uygulamaların esas alınması ve insan gücünün buna göre planlanması,

·        Kamu sağlık hizmetlerinin yeniden ana unsur olarak inşa edilmesi,

·        Performansa dayalı sistemin kaldırılması, sağlığın ticari kaygılardan arındırılması,

·        Toplumda, toplumsal cinsiyet eşitliği temelli okuryazarlığın artırılması ve ebeveyn eğitimlerinin güçlendirilmesidir.

 

Sonuç olarak, kadınların doğum tercihlerini özgürce yapabildiği, nitelikli ve saygılı bakımın standartlaştığı bir sağlık sistemi için yetkililerin sorunların temeline inip bütüncül bir bakış açısı geliştirmeleri gerekmektedir Bu bakımdan yukarıda saydığımız maddelerin dikkate alınıp adım atılmasını talep etmekteyiz. Gerçek bir dönüşüm ancak insan onurunun merkeze alındığı bir anlayışla mümkün olacağını bildiririz.

 

 

 Kaynakça

1.     Organisation for Economic Co-Operation and Development. (OECD). (2021). https://www.oecd.org/en/data/indicators/caesarean-sections.html

2.     World Health Organisation (WHO). (2021). Caesarean section rates continue to rise, amid growing inequalities in access. https://www.who.int/news/item/16-06-2021-caesarean-section-rates-continue-to-rise-amid-growing-inequalities-in-access

3.     Birinci, Ş., & Parpucu, Ü. M. (2023). When a caesarean section is necessary: analysis of cesarean sections performed in the Republic of Turkey in 2022 in accordance with the World Health Organization Multi-Country Research Guidelines. Turkish Journal of Obstetrics and Gynecology, 20(3), 184.

4.     Eyi, E. G. Y., & Mollamahmutoglu, L. (2021). An analysis of the high cesarean section rates in Turkey by Robson classification. The Journal of Maternal-Fetal & Neonatal Medicine, 34(16), 2682-2692.

5.     Deliktas, A., & Kukulu, K. (2019). Pregnant women in Turkey experience severe fear of childbirth: a systematic review and meta-analysis. Journal of Transcultural Nursing, 30(5), 501-511.

6.     Serçekuş, P., Vardar, O., & Özkan, S. (2020). Fear of childbirth among pregnant women and their partners in Turkey. Sexual & Reproductive Healthcare, 24, 100501.

7.     World Health Organisation (WHO). (2015). WHO Statement on Caesarean Section Rates. Bağlantı

8.     Çamlibel, M. (2025). Experiences of maternity care: is the perspective of health care professionals respectful care while that of women obstetric violence?: A qualitative study. Medicine, 104(6), e41467.

9.     Morales, B. X., Chaves, L. V. E. ve Delgado, C. E. Y. (2018). Neither medicine nor health care staff members are violent by nature: obstetric violence from an interactionist perspective. Qualitative Health Research, 28(8), 1308-1319.

Paylaş
Yükleniyor...