Yönetimiz Kurulu Üyemiz Sayın Tolga Bircan Sağlık Asistanı Dergisine Röportaj Verdi

Yönetimiz Kurulu Üyemiz Sayın Tolga Bircan Sağlık Asistanı Dergisine Röportaj Verdi

HEP-SEN'LE RÖPORTAJ


SENDİKA KURMAK VE SENDİKA ÜYESİ OLMAK
Melike Tuğba Türkmen

 


Mesleki örgütler mesleğin güçlenmesini sağlar

 

Sendika; işçilerin ya da işverenlerin ayrı ayrı olmak üzere iş, kazanç, toplumsal ve kültürel konular yönünden çıkarlarını korumak, yeni
haklar sağlamak ve onları daha da geliştirmek amacıyla aralarında yasalar uyarınca kurdukları birlik olarak tanımlanır. Başka bir deyişle sendika, istihdam koşullarını sürdürmek ve geliştirmek için bir araya gelen çalışan gruplarıdır.

 

Pandemi ile mücadelenin yanında bir de sendikal bir mücadele içerisine girdiniz. Bu dönemde yepyeni bir oluşum içerisine girmiş olmak sizin için nasıl bir süreçti, daha önceden planlanmış bir oluşum muydu? Yoksa pandeminin getirilerinden biri miydi, bize biraz HEP-SEN’in hikâyesinden bahseder misiniz?

 

Aslına bakarsanız HEP-SEN hareketinin hikayesi pandemi sürecinden çok daha öncesine dayanıyor diyebiliriz. Çünkü meslektaşlarımızın şu an içerisinde boğuşmakta olduğu sorunların birçoğu bugün temelli olmayıp, geçmiş yılların bugünlere bıraktığı kötü bir mirasın ürünleridir. Ülkemizde hemşirelik mesleği tarih boyunca birçok sorunun muhatabı olmuştur. Bu sorunların belirli bir kısmı kısmen çözüm bulmuş olsa da genel sorunlar zaman içerisinde kronik bir hal alarak geçmişten günümüze sirayet etmiştir. Günümüzde hala mevcut tüm bu sorunlar bir çözüme kavuşmayı beklemektedir. İşte bu farkındalık ve bilince sahip olan hemşireler olarak bizler, bundan yıllar önce henüz öğrencilik sıralarında iken bu sorunlara kalıcı ve bilimsel çözüm önerileri getirebilmek üzere bir mücadele içerisine girip, bugün hala gurur ve övgüyle bahsettiğimiz “Öğrenci Hemşireler Derneği “çatısı altında örgütlenmeye başladık. O yıllarda mesleğimiz adına vermiş olduğumuz mücadele, mezuniyet ve akabinde meslek hayatımıza adım atışımız ile farklı bir ahenk kazanmak zorundaydı. Çünkü deyim yerindeyse dün bir hemşirelik öğrencisi olarak saptadığımız birçok sorunun, aslında buzdağının sadece görünen kısmı olduğunu anlamış olduk. Ve mesleğimizin muhatap olduğu birçok sorunla bizler de acı bir şekilde yüzleşmiş olduk. Tüm bu sorunlar karşısında çözümler aramaya başladık. Bu noktada ilk etapta meslek örgütlerimizle yakın temaslar kurduk ve meslek paydaşlarımız ile örgütlü gücümüzü büyütmeyi amaçladık. Çünkü bu sorunların çözümüne giden yegâne yolun güçlü bir mesleki örgütten geçtiğini farkındaydık. Türk Hemşireler Derneği, Türk Yoğun Bakım Hemşireleri Derneği, dal derneklerimiz... bu örgütlere örnek olarak verilebilir. Bugün hala bir çoğumuz bu derneklerimiz içerisinde aktif olarak mesleğine hizmet etmeye devam etmektedir. Süreç içerisinde sendikalar ile kesişti yolumuz ve örgütlü mücadelede sendikaların daha ciddi bir yaptırım gücüne sahip olduğunu, sahada daha aktif rol oynadıklarını ve hukuki bağlamda daha geniş bir faaliyet alanına sahip olduklarını tecrübe ettik. Bu nedenle sendikaları markajımıza alıp, ciddi araştırmalar içerisine girdik. Burada da acı bir gerçekle yüzleştik. Mevcut sendikaların asıl gayelerini bir kenara bırakıp, siyasal ve ticari bir rant içerisinde olduklarını gördük. Bunun faturasını da sağlık çalışanları çok ağır bir şekilde ödüyordu. Sistem sendikalarının bu tavırları sağlık sisteminin önünü tıkıyor, sorunların çözümünü imkânsız bir hale getiriyordu. Tüm bunların üzerine bir de pandeminin ağır koşulları eklenince, sorunlar iyice içinden çıkılmaz bir hale bürünüp, başta hemşireler olmak üzere tüm sağlık çalışanları için bardak adeta taşmaya başladı. Böylelikle sahada, sahanın ihtiyaçlarına cevap verebilen, gençliğin dinamizmini ve enerjisini içinde barındıran, mevcut tüm sorunları bilimsel düzlemde, kalıcı çözümler içerisinde eritebilecek yeni bir oluşumun kurulması kaçınılmaz oldu. Derhal kollarımızı sıvayıp, ciddi bir şekilde çalışmalarımıza başladık. Akademiden sahaya, sahadan üniversite sıralarına dek tüm paydaşlarımız ile, kurulacak yeni yapının temellerini inşa etme sürecinde, sürekli olarak fikirsel dirsek temaslarında bulunduk. Özellikle dijital platformlarda birçok anket düzenledik. Nitekim tüm bu özverili çalışmalar neticesinde HEP-SEN hareketinin startını verip, Kasım 2020 itibariyle resmi kuruluş sürecini tamamlamış olduk. Özetle; Dün öğrencilik sıralarında mesleki idealleri için mücadele eden bir nesil, bugün ülkemiz hemşirelik tarihinde bir ilke imza atarak hemşire merkezli bir sendikal mücadele için ilk meşaleyi yakmış oldu.

 

İcatlar ihtiyaçlardan doğar deriz sıklıkla. ‘’HEP- SEN’’ nasıl bir ihtiyaçtan doğdu?

 

Sağlık camiası pandemiyle verilen emsalsiz mücadelenin yanında; tek bir meslek grubunun hegemonyasına bırakılmış adaletsiz bir yapı içerisinde, açlık sınırına yakın maaşlar, ağır iş yükü ve uzun mesailer, non ergonomik çalışma ortamları, mobbing, şiddet ve dahası birçok sorunla ne yazık ki baş başa kalmıştır. Tüm bunlar yetmezmiş gibi halk ve devlet nezdinde hak edilen itibanın sunulmaması, haykırışların duyulmaması ve yok sayılmakta cabası olmuştur. Sahadaki yapıların ise tüm bu sorunları çözmede yetersizlikleri ve acziyetleri, sahanın temel ihtiyaçlarına cevap veremiyor olmaları ve en önemlisi asıl amaç ve gayelerinden uzak bir tavır takınmaları ise bizleri yeni bir oluşum fikrine götürmüştür. 

 

Sendikaya üye olmak sağlık profesyonellerine ne/neler kazandırır?

 

Birincisi; bir emek ve hak mücadelesi içerisinde kendilerine bir mevcudiyet kazandırmış olacaklar. Bu mevcudiyet; mesleki, sosyal, kültürel gelişimlerine ciddi bir destek sunacaktır. İkincisi; ortak bir amaç ve ideal uğruna mücadele eden bir kitle ile daha güçlü bir sese sahip olacaklar ve burada bu insanlar ile mutualist ağlar kurabilecekler. Üçüncüsü; mesleki ve bireysel haklarının korunup geliştirilmesinde kendilerine hukuki bir destek bulacaklardır.

 

HEP-SEN’in güç unsurları nelerdir?

 

HEP-SEN gücünü doğrudan doğruya sahadan almaktadır. Tüm yönetici kadrolarının bizzat sahada görev yapan bireylerden oluşması en önemli güç unsurlarından biridir. Bunun yanında genç ve dinamik yapısı, bağımsız mücadele prensibi ve bilim temelli, çağdaş, yenilikçi ve yeni nesil bir sendikal anlayışa sahip olması HEP-SEN ‘in temel güç unsurları olarak kabul edilebilir.

 

Destek aldığınız kurum ve/veya kuruluşlar var mıdır?

 

Doğrudan destek almış olduğumuz herhangi bir kurum kesinlikle yok. Fakat ortak amaç ve ilkeler doğrultusunda, temel prensiplerimiz çerçevesinde çeşitli sivil toplum kuruluşları ve topluluklar ile ortak çalışmalarımız olmaktadır.

 

Sendikaya üye olmakta endişe duyan bazı meslektaşlarımız var. Mevcut olan sendikaları ve/veya yetkili sendikayı düşünürsek, HEPSEN nasıl bir yapılanmaya sahip? Sendika üyeliği beraberinde siyasi bir ayrım getiriyor mu? Bu sorulara netlik kazandırabilir miyiz?

 

Sendikaya üyelik konusunda herhangi bir endişeye yer vermeye lüzum yok. Çünkü sendikalar Anayasamızda kanunlarla yer edinmiş olup, kişilerin diledikleri sendikaya özgürce üye olma ve diledikleri vakitte sendikalardan geri çekilme hakları anayasal olarak güvence altına alınmıştır. Eğer doğru bir sendikaya üye iseniz herhangi bir siyasi ayrıma maruz kalmazsınız. Sendikaların siyaset ile ilişkisi gerektiğinde siyasete yön vermek ve politika geliştirmekten öteye geçmemelidir. Siyasal sendikacılığın çalışanlara vermiş olduğu zarar bugün sanırım herkesin malumudur. 

 

Hastanelerde salt çoğunluğun üye olduğu sendikaya, üye olmayan kişilerin birtakım mobbingler ile üye olmak zorunda bırakılması hakkında ne düşünüyorsunuz? Kişilerin meslektaşları, çevresi ve/veya yöneticileri tarafından maruz kaldığı bu baskıyı nasıl değerlendiriyorsunuz? Neler önerirsiniz?

 

Bu maalesef bu camianın çok acı bir gerçeğidir. Ama inanın bununla da sınırlı kalmıyor. Bazen insan onurunun ayaklar altına alındığı, anlatılamayacak çirkinlikte olaylara şahit olabiliyorsunuz. 4688 sayılı Kamu sendikaları ve Toplu Sözleşme kanununun ilgili maddeleri gereğince; kişiler arasında sendikalı olup, ya da olmamaları konusunda herhangi bir ayrım yapılamaz. Kişiler diledikleri sendikaya üye olup, diledikleri vakit geri çekilebilir. Bunun yanında sendikal özgürlük kavramı uluslararası anlaşmalar ile güvence altına alınmıştır ve ülkemiz bu anlaşma maddelerine imza atmıştır. Kişilerin mesai arkadaşlarına ve çalışanlarına uygulamış oldukları baskı ve mobbing Türk Ceza Kanunu’na göre suç teşkil etmekle birlikte, insan etiğine aykırı bir durumdur. Ayrıca sendikal özgürlüğe vurulmuş büyük bir prangadır. Burada önerimiz mesai arkadaşlarımızın haklarının bilincinde olarak, onurlu ve dik bir duruş sergilemeleridir. Tabi ki gerektiği noktada da doğru yerlerden destek almayı bilmelidirler.

 

Sendikaya üye olma koşulları nelerdir?

 

HEP-SEN sağlık ve sosyal hizmetler kolunda hizmet veren bir kamu sendikasıdır. Bu sebeple; Sendikamıza üye olacakların ilgili iş kolunda, kamu hizmetinde işçi statüsü dışında çalışıyor olması esastır. Bu şartları sağlayamayan bireyler kanuni olarak sendikamıza üye olamazlar. Örneğin; taşeron veri giriş personelleri, öğrenciler, özel hastanede çalışan hemşire, öğretmen vs. vs. vs. sendikaya üyelik koşulları yine 4688 sayılı kanunla belirlenmiş olup, üye olmak isteyenler ilgili sendikaya ait üyelik formunu üç nüsha halinde doldurup ıslak imzaları ile sendika adresine gönderirler. Sendikanın kişiyi kabulü ile üyelik gerçekleşmiş olur. Daha sonra bu formlardan bir örnek dışında diğer ikisi maaş kesintisine esas olmak üzere kişinin görev yapmış olduğu kuruma gönderilir.

 

 

Ayrıntılar için tıklayınız. 

 

https://www.saglikasistani.net/saglik-asistani-dergisinin-hayata-dokun-konulu-hemsirelik-eki-cikti/

 

Türkiyenin Genç ve Dinamik Sağlık Sendikası HEP-SEN YENİ NESİL SENDİKA

Paylaş
Yükleniyor...